Beni zerre kadar ilgilendirmeyen bir ilişkinin bitişiyle ilgili sarf edilen cümleleri okurken, “evlilik, artılar azalınca mı yoksa artılar sıfırlanınca mı biter?” sorusunun cevabında takıldım kaldım: “Herkese göre farklı biter. Sizin için bitmesi gereken evlilik bir başkasına göre devam edebilir. Hayata bakışınıza kalmış bir durum. Bazıları için ne olursa olsun, hiç bitmez.”
Evet, tam da böyle bir şeydi evlilik.
“İyi günde ve kötü günde…” temennisiyle başlanan, taraflar kötü günlerin ağırlığı altında ezildiğinde “şiddetli geçimsizlik” ile son bulan bir deneyim…
İki farklı insanı, iki ayrı yaşamı, görgüyü, kültürü, aileyi, geçmişi, geleceği, belki de değişik istikametlere uzayan iki yolu bir araya getirip, tek bir potada eritme çabası…
En olumlu yanı, meşru olarak dünyaya bir çocuk getirmek ve gerçek bir “aile” halini almak olan; fakat bir müddet sonra “ortada” bir çocuk olduğu için eş(!)lerin katlanmak zorunda kaldıkları bir rutin haline gelen kısırdöngü…
Sevginin, bir arada olma isteğinin, yol arkadaşlığının tüllere dolanıp, pullara bulanıp, kurdelelerle boğulup nefessiz bırakılarak içinde can verdiği, o çok meraklı insanlara sunulmak üzere hazırlanmış bir hediye paketi…
Bireyselliğinden, özgürlüklerinden, gençliğinden (Bkz: “genç kız”lıktan “evli barklı kadın”lığa geçiş ) ve hatta soyadından bile feragat ettiğine dair bir imza…
Herkes için, ve hatta herhangi bir karı-koca için bile farklı nedenlerle başlayıp, farklı gerekçelerle sürdürülen, ya da kapısına kilit vurulan bir kurum...
En edebi haliyle, "kutsal bağlılık yemini"...
By Yiğit ÖZGÜR
10 yorum:
Ya da kimine göre, bir arada kalabilme yetisi. Yaşamın zorluklarına dayanma gücü verecek kuvvetli bir omuz, sıkı sıkı tutup geleceğe yürüdüğün sıcacık bir el, sana baktığında, ya da ona baktığında içini eriten bir çift güzel göz, hayat arkadaşı, sırdaş, dost, aşık, baba, evlat, koca... her şey...
Herkes şanslı doğmuyor be incegülüm:(
Ayrılık elbet zahiren iyi bir şey değil. Ama riskli bir ameliyatın da iyi olduğunu söyleyemeyiz ve bazen kaçınılmazdır. Dolayısıyla evliliğe neşter vurma operasyonu olarak nitelersek ayrılığı, bunun kaçınılmaz olduğu düşüncesindeki eş ya da eşler bitirme sürecine girebilir. Burada nüans karar vermede etkili olacak olan kişilerin kriterleri ve vicdanıdır. Ve herkesin hayatı eş bile olsa özerktir. Kanaati acizanemce bunları düşünüyorum...
Evliliği, "boşanma"dan yola çıkarak tasvir eden biriyim; ne diyebilirim ki:)
Evlilikte, aşklarda, arkadaşlıklarda unutulan, göz ardı edilen şey değişim gerçeği. Hepimiz değişiyoruz her geçen günle. Hiçbirimiz beş yıl önceki biz değiliz. Beş yıl sonra da şimdiki biz olmayacağız. Aynıymış gibi görünsek bile öyle olmayacağız. Bu değişim neleri getirir, neleri götürür kimse bilemez. Belki sevgileri pekiştirir, belki bitirir.
Evlilik senin yazdığın gibi sevginin, bir arada olma isteğinin, yol arkadaşlığının tüllere dolanıp, pullara bulanıp, kurdelelerle boğulup nefessiz bırakılarak içinde can verdiği, o çok meraklı insanlara sunulmak üzere hazırlanmış bir hediye paketi midir? Çoğu evliliğin öyle olduğunu düşünüyorum ama öyle olmayanları da görüyorum en yakınlarımda. Gördükçe mutlu oluyorum. Demek ki olabiliyormuş diyorum :)
Tanık olduğum ve bünyemde travmatik etkiler bırakmak suretiyle beni bu kavrama neredeyse düşman eden "evlilik"leri bir kenara bıraksam bile, standart evliliklerde çiftlerin mutluluk/tatmin oranına baktığımda-ve bu esnada objektif olmaya çalıştığımda-evliliğin insanların başlarını göğe erdirmediğini görebiliyorum.
Ama yine de onsuz olmuyor.
Pişmaniye mantığı: Evlenen de pişman, evlenmeyen de...:)
Sanırım ben çok kaderci bir ateistim. "Başına gelen herşey senin iyiliğin içindir" Çünkü kalbin tertemiz....
Her kötülükte bir iyilik, her iyilikte bir kötülük olduğunu umuyorum.
Tam yazıyı bitirip başımı iki elimin arasına almış düşünüyordum ki, karikatürü görünce "amaan boşver!" dedim kendime.:)))
Oh neyse, bu karikatürü iyi ki eklemişsin de gecenin şu saatinde boğulmaktan kurtulmuşum.;-)
Amaaan boşver be Gevezem:)
Düşünmeye gelmiyor böyle şeyler, yaşamın akışına bırakmalı belki de...
Yorum Gönder