2.03.2008

Behind the scenes...

"Çingene çalar, Kürt oynar" derler ya hani (evet, bir miktar ırkçı, "öteki"ci bir yaklaşım olabilir ama teşbihte kusur aramamalı); halet-i ruhiyemi hiçbir şey bundan daha iyi tasvir edemez .
Sıkıntı veya bunalım semptomları görülmese de (ki anti-depresanların faydası bu olmalı-sancıyı hissetmeden doğum yapmak gibi-ruha yapılan bir çeşit epidural anestezi), garip bir kafa karışıklığıydı bu...
Sabah gayet ilgisiz bir konuda yazmayı düşünürken, birden yarım kalmış bir iç hesaplaşmanın ortasında buldum kendimi, gözümden sırasını beklemeden süzülen yaşlarla birlikte... Öyle canım yanar gibi, içim acır gibi ağlamıyordum. Son derece sakindim. Ben yazarken, kaydırağın tepesinde itişen çocuklar gibi üçer beşer kaydı damlalar yanaklarımdan...

Rahatladım.
Böyle böyle arınacağım herhalde.

Ne demişti iyi yaşayasıca hatun:
"Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor..."

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yıkandı ve arındıysa ne ala:)Kimi zaman olur ki yağmur yüklü buluttur insan nedeni zamanı belli olmaz yağar yağar..Sevgiler

Göz dedi ki...

Henüz değil, ama zamanla arınacağını umuyorum.
Ben bu aralar sağnak yağış halindeyim; arada bir şakırdıyorum, sonra güneş açıyor, ardından yine doluyorum. Bir ara güneş açacak herhalde...