18.02.2008

Aynalar

Biraz, "burada yazılmışı var"cılık yaptım.
Fakat iflah olmaz bir Elif Şafak hayranı olarak "ayna" sözcüğünü ilk okuduğumdan beri aklımda dönen tek şey aşağıdaki pasaj. Nasıl etkilenmişsem, nasıl içime işlemişse artık...
Narsizmin sadık hizmetkarı hakkında çiziktiremiyorum.
Ben susma hakkımı kullanıyorum, Elif Şafak şakıyor:

"Her tiyatro sahnesi büyük bir aynaydı, izleyicilere tutulmuş; ve her ayna büyük bir tiyatro sahnesiydi, hayatın göbeğine kurulmuş. İnsanlar, geçmişin çıbanlarından artakalan çukurları paha biçilmez taşlarla kapatan, bugünün kisvesindeki yırtıkları cafcaflı unvanlarla yamayan, rüyalarındaki geleceğe baktıklarında gözleri kamaşan insanlar, tiyatro sahnelerinde aynaları görürdü; aynalarda da tiyatro sahnelerini. Aynalı sahneler olanla olmayanın, sahip olunanla sahip olunamayanın tuhaf bir karışımını ikram ederdi. Herkes kadirince tadardı bu nimeti.

...Aynalardaki suretlere dokunmak kabil değildi. uzanan eller, aynaların sırlarına dokunur dokunmaz hadlerini hatırlayarak gerisin geri çekilirlerdi. Sert yüzeyde kıvranan tırnakların çıkarttığı o iç gıdıklayıcı ses kalırdı geride.

Oysa sağırdı aynalar."


Elif Şafak, Şehrin Aynaları


P.S. Thanks again Adnrey!

Fotoğraf: http://adnrey.deviantart.com/art/Hide-and-seek-game-mirror-65186720

13 yorum:

ZRPNDT dedi ki...

Çok güzelmiş... Ben d eilk kez Elif Şafak okuyorum şu an "Baba ve Piç" ve çok sardı kalemi beni... Teşekkürler

Göz dedi ki...

Baba ve Piç sardıysa, Mahrem, Şehrin Aynaları, Pinhan, Bit Palas da sırada bekler derim:)

Geveze Kalem dedi ki...

Bit Palas'da kaybetmiştim heyecanımı, Elif Şafak okumaya dair. Siyah Süt'de yakaladım yeniden. Sırada Med Cezir var, ardından Baba ve Piç. Belki onların heyecanı başlatır yeniden beni Bit Palas'a.
Oyunumuza Elif Şafak'ı davet etmen ne güzel olmuş.;-)

Göz dedi ki...

Haberi yok ama, bilseydi o da mutlu olurdu diye düşünüyorum:)

Israrla Mahrem derim, Şehrin Aynaları ve dahi Pinhan derim. (Dilleri biraz daha ağır ama üçü de özel romanlar kanımca)
Bende de hem Şehrin Aynaları'nda, hem de Pinhan'da benzer bir sıkıntı oldu. Her ikisinde de ilk 50 sayfada haftalarca takıldım kaldım. Ne zaman adam gibi kitap okumaya fırsatım-ve tabi ki temiz, durgun bir zihnim-oldu (Bkz: yazın sessiz bir sahilde şemsiye altı), o zaman ardı ardına okudum başlayamadığım kitaplarımı...

Çok sevimsizdir o his. Bir kitaba başlarsın ama bir türlü gitmez. Günde 5-10, hadi bilemedin 20 sayfa okumakla tadını alamıyor ki insan. Bir solukta ilk 100-150 sayfayı okuyunca ayabiliyorum ben ancak:) Aksi takdirde ne ben kitabın içine girebiliyorum, ne de o bana kapılarını açmaya istekli oluyor.

Ah bir yaz gelse...

Ebru Oğuş dedi ki...

biri yaz gelse mi dedi? aynalarla başlayan yolculuğun yaz özlemi ile devam etmesi ne hoş, ben de o özlemi çook duyanlardanım:-)

Göz dedi ki...

Aman şunun şurasında Haziran'a ne kaldı canım:P
(Bkz: Mart)
(Bkz: Nisan)
(Bkz: Mayıs)

Adsız dedi ki...

Elif şafak okumadım.bu paragrafın cazibesi çok güzel..Denemek lazım..emeğinize sağlık..sevgiler..

TuBiKKo dedi ki...

ağzınıza sağlık .... bu arada davetiyenizi de yolladım buyrunuz geliniz..:)

Derin Sularda dedi ki...

Öncelikle Hoşgeldiniz Oyunumuza:)
Bende okumadım Elif Şafak, ama cidden okunmaya davet eden satırlardı... paylaşmınıza teşekkürler.

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Güzel bir Elif Şafak yazısı. Ben de bu ara Siyah Süt'ü okumaya çalışıyorum. Umarım biter.:)

Merhaba bu arada..

Göz dedi ki...

Yorumlar için herkese teşekkürler, ve hoşbulduk:)

etki alanı dedi ki...

Birden tiyatroya gitme isteği doğdu..Belki oyuncularda kendimi bulabilrim...Elif Şafak bana karmaşık gelirdi..Oysa bu satırları hoşuma gitti..
TüTü

Göz dedi ki...

Soğuk günlerde şöyle lezzetli bir oyun ne iyi gelir insana...
Hevesin kaçmadan bunu yapmalısın bence Tütücüm:)