Kahrolsun "eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı", yaşasın "insan unutur, hatırlatılmazsa..."!
Kronolocik sırayla resmi geçit başlasın, geriye gidiyoruz:
Öfke
Öfke geldi, baş gitti; öfke gitti, baş nerede?
27.07.2006 20:40:18
Salıncakta sallanmak
Yıllar sonra.. Kaçamak bir bakışla akla düşen bir fikir. Acaba..? Ürkek, küçük adımlar... Taşır mı ki çocuklara hizmet etmek için tasarlanmış bir salıncak bu koca bedeni? Nasıldı? Hımm.. Geri geri gidip, kendini boşluğa bırakmak.. Riya dolu, "babana bile güvenme dünyası"nın yetişkinleri için zor bir şey bu.
Ah oldu işte! İleri giderken uzanıyordu bacaklar, geri gelirken kapanıyordu. Dizleri kabuk tutmuş yaralarla dolu, yere değmeyen çırpı çocuk bacaklarıyla daha rahat yapılıyordu bu iş sanki. Yere basan ayaklar gökyüzüne yaklaşmayı zorlaştırıyormuş meğer. Çocukken daha kolaymış salıncakta sallanmak, gerçekten de bebek işiymiş.. Parmaktaki şeytan tırnağının acısını unutup, sımsıkı tutunurmuş zincirlere çocuk eller. Kan rengi ojeye bulanmış manikürlü parmaklarsa ne yapacağını bilemiyor; bırakamıyor zincirleri, ama sımsıkı tutamıyor da...
Salıncakta sallanmak.. Her şeye rağmen çocuksu bir mutluluk veriyormuş insana..
27.07.2006 11:10:09
Biriktirmek
Sonradan geriye dönüp bakıldığında "çok" olan "az"ları bir kenarda toplamak. Azar azar çoğalmak, çoğaltmak..
26.07.2006 01:40:41
Ölüm
Varlığı, yokluktan gelen bilinmeyen.
26.07.2006 00:58:03
Kırılmak
Birden fazla parçaya ayrılmak. Pürüzsüz bir bütünken, sivri uçları olan kırıklarla(can kırıkları) köşeye bucağa dağılmak. Sonunda "köşede bucakta kalmak"..
25.07.2006 20:39:16
In yer face
1990'larda ingiltere'de beliren tiyatro hareketi. Bu anlayışa göre tiyatro, seyirciye "hoşça vakit geçirtme" amacında değildir; bilakis, izleyenleri "rahatsız etme" amacını güder. In-yer-face tiyatrosunda seyirci, koltuğuna kurulup, sahnede anlatılanlara "hımm, ilginç.. bu konuyu bir düşünmeli" yorumunu getiremez. Çünkü karşı karşıya olduğu şey basit bir "`oyun`"dan fazlasıdır. Bir kere "eğlenceli" değildir ki "oyun" olsun. Bu bayağı bayağı "gerçek"tir. Çıplak, sert, boğucu gerçekliktir izleyicinin yüz yüze geldiği.. In-yer-face tiyatro için yeni bir açılımdır. Tabi ki "arz-talep meselesi"dir. Özellikle ödenekli tiyatrolarca temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze çıkarılan klasik yapıtları; ya da "hoşça vakit geçirmek" isteyen geniş kitlelere seslenebilen koşuşturmacalı fransız bulvar komedilerini, İngiliz kökenli, kapıların birinin kapanıp birinin açıldığı karışıklık komedyalarını; daha çok belden aşağı ve argo sözcük dağarcığını kullanan reyting kaygılı öz hakiki yerli malı oyunları; ve zurnanın zırt dediği yer olarak televizyon endüstrisi sayesinde(!) geniş kitlelerce bilinen kimi yıldız(!)ların öne çıktığı özel tiyatroları tercih edenler de olacaktır. Bu kişiler in-yer-face tiyatrosundan şiddetle kaçınmalıdır. Ama farklı bir şeyler arayanlar için "Dot", geçtiğimiz sezon sahnelediği beş oyunla bu yenilikçi akımı ana çizgisi olarak almış olduğunu ortaya koyuyor.
Bunu sevenler bunları da sevdiler:
(bkz: Dogville)
(bkz: Das Experiment)
(bkz: Requiem for a Dream)
14.07.2006 11:44:42
Beklentileri karşılamak
Dipsiz kuyudur. Beklentileri karşıladıkça çıtayı yükseltmiş olursunuz. Zira hep daha iyisi, daha fazlası, daha ötesi vardır. Bu konuda bizde en sık rastlanan örneklerden biri, ikili ilişkileri çekirdek çitleyerek izleyen teyzelerin beklentileridir.
Çocukluktan çıkmış, gençkız olmuşsundur:
- Eee senin hala yok mu bir flörtün?
Sevgilinle tra la la la, göz göze diz dize oturduğun günlerde:
- Böyle geziyorsunuz iyi de, işe aileler de karışmayacak mı?
Aileler tanışır, tam örf-adet vesvesesini atlattık derkeeen..:
- Sözlüsünüz tabi ama, nişan oldu mu bir başka tabi..
Aile büyüklerinin gönlünü yapmak için "nişan" alınır, yüzükler geçirilir parmaklara. Ama bitti mi, bitmedi:
- Biraz uzamadı mı bu nişanlılık dönemi?
La Cumparsita eşliğinde eşikten geçersiniz:
- Hadi bir yastıkta kocayın bakalım.. Bebek ne zaman, bebek?
İlk heyecan, ilk gözağrısı gelir dünyaya..:
- Allah analı babalı büyütsün, arayı çok açmadan ikinciyi de yap gitsin!
Yıllar geçer, çocuklar büyür, tam da ayaklarını uzatıp dinlenmek istersin ki..:
- Sizin kızın hala yok mu bir flörtü? . . .
(bkz: akar akar akar)
08.07.2006 13:01:56
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder