6.11.2007

O kadar zor mu?


Hayat...
O kadar zor mu?
Atılır mıyız oyundan benzemezsek onlara?
Bahane mi lazım,
Mazeretimiz mi kalmamış?
Çok ayıp olmuş, çok ayıp olmuş...

Kız en güzel, en hafif giysisini giymiş,
Oğlan renkli bir dünya boyamış...
Kapkara kapılar sormuşlar onlara
Ayıp olmaz mı?
Bu işler o kadar kolay mı?
Ayıp olmaz mı?

Hayat...
O kadar zor mu?

Fotoğraf: http://benny-danny.deviantart.com/art/Reach-You-22074728

8 yorum:

Gizem Dumlu dedi ki...

"ben mi yazdım bunları ?" diye şüpheye düştüm bir an. kazım koyuncu, hurt, kürk mantolu madonna...

ve sonra düşündüm ki, hatırlatmakta fayda var:

oyundan atılırsak, yeni bir oyun kuracak kadar çokuz bu alemde :)

Göz dedi ki...

"...Kıskançlıkla öykünme arası bir yerdeyim güzel yazanlara karşı. Onlar kötü yazsın değil, ben onlardan iyi yazayım değil. O cümleyi ben yazsaydım, tam da böyle yazardım hissi. Aslında bu bir hakikat değil, tahmin. Temelsiz bir özdeşleştirme."
Tam da bu şekilde düşünürüm. Hatta bu yüzden "Murathan Mungan ve Elif Şafak'tan nefret ediyorum. İkisiyle de tanışmak ve ikisini de boğarak, onlara olan aşkımı anlatmak istiyorum" diye iç geçirdiğim zamanlar olmuştur.
Sabahtan beri seni okuyorum. Aynaya bakmak gibi:) Ve kendimi alamıyorum, okudukça yeni kesişim kümeleri çıkıyor karşıma... Yüzüme kocaman bir tebessüm oturdu sayende Gizem... (Bkz: Ansızın geliveren mutluluk dalgası)
[Feminist ya da ayrımcı falan değilim ama, iyi ki hemcinsimsin, yoksa bu kadar rahat olamazdım sevgi püskürmesi ifadesinde.. Zaten erkek olsan muhtemelen aynı kalemi kullanıyor olmazdık da... Onu yapan bir Murathan Mungan var -erkek kabilinden- e o da gay:)]
Çok memnun oldum. Ama hani prosedürel "tanıştığımıza memnun oldum"lardan değil bu, içimden köpürerek taşan bir memnuniyet...
Başkalarının buraya yazdıklarımı okuduklarını hiç düşünmemiştim. Bir de üstüne yıllardır kayıp olan ikiz kardeşimin beni bulması... Şaşkınlıktan şaşkınlığa gark oldum sabah sabah:)

Gizem Dumlu dedi ki...

"Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"

çok uzun süre düşündüm bunu... sonra uzlaşıp sevdim.

hatta dayanamadım, alıntıladım. dilerim bir gün kitabı okuyabilirsin ve içinde bu cümleyi bulunca eş zihnin mutluluğu bir kez daha yayılır yüzüne.

gelelim fâni hadiselere: adını bimiyorum :) önceliklerde seçicilik diye bir şey varsa, akıl fikir ikimizin de cismini sollayıp tahtına oturmuş.

ne denir ki ? hoş geldin; sefa getirdin. aynı saadet bizim coğrafyada da ziyadesiyle mevcut :)

Göz dedi ki...

Bizim nesilde "ziyadesiyle" diyen kaç kişi vardır ki! Sırf bu bile yeter:)
Hoşbuldun!

Gizem Dumlu dedi ki...

o ne ki ?! "velhasıl kelam" bile diyorum ben, yaaa :))

sende neler var ey "göz" ?

Göz dedi ki...

"Muhtemelen", "kuvvetle muhtemel", "zira", "haletiruhiye", "elzem", "tasavvur etmek", "imtina etmek", "mütereddit", daha neler neler... Konuşurken olmasa da yazarken haddinden fazla kullandığım oluyor Arapça, Farsça kökenli sözcükleri. Baharat gibi renklendiriyorlar metni...
Bu yüzden de Elif Şafak'ın diline bayılıyorum!

ozgurruya dedi ki...

Mor ve Ötesinin en sevdiğim şarkılarından biridir bu şarkı

"Kız en güzel, en hafif giysisini giymiş,
Oğlan renkli bir dünya boyamış...
Kapkara kapılar sormuşlar onlara
Ayıp olmaz mı?"

kısmı daha bir hoşuma gider.

Göz dedi ki...

Ne güzel şarkıdır değil mi...